//--> ehlibeyt-mektebi - Ana Sayfa Şia Mektebi,Ehlibeyt,Ehlibeytiz,Caferi,Ehlibeyti Gönülden Sevenlerin Sitesi
» Ana Kategoriler
Allah (c.c)
Resulullah
Kur'an-i Kerîm
Hadisler
İslam Tarihi
Kadın ve Aile
Çocuk Eğitimi
Hat Yazıları
» Genel Kategoriler
İslam Alimleri
Mubarek Günler
Kısas ve Öyküler
Sağlık Bilgileri
Gençlik
Eklenecek

İçerik

Ehli Beytiz.Tr.Gg

DurakLama-Donemi-Son-BasariLar

besmele2.gif (6994 Byte)

DURAKLAMA DÖNEMI VE SON BASARILAR

III. Mehmet zamaninda Avusturya'ya karsi devam ettirilen savaslarda Egri, Kanije ve Haçova zaferleri elde edilmisse de I. Ahmet (1604-1617), Zitvatorok Antlasmasini imzalayarak (1606), Osmanlinin, Avrupa'daki üstünlügünün sona erdigini bir anlamda kabul ediyordu. Her ne kadar ele geçen topraklar bu anlasmayla Osmanlida kaliyorsa da, artik iki devletin "esit" sayildigi hükme baglanmisti. XVI.yüzyil baslarindan itibaren Avusturya ve Iran'la girilen uzun savaslar, ehliyetsiz idareciler, liyakatin yerini iltimas ve rüsvetin almasi, buna bagli olarak devletin askerî ve iktisadî düzeninin temelini olusturan timar sisteminin bozulmaya baslamasi, devletin güç ve otoritesini, halkin huzur ve asayisini güvenligini sarsmistir. XVII. yüzyila girilirken bu olumsuz sartlar, anarsinin artmasina sebep olmustur. Merkez ve tasra teskilâtinda görülen bozulmalar, pek çok isyanin çikmasini ve dolayisiyla devlet nizaminin sarsilmasini beraberinde getirmistir. Bu isyanlari üç grupta toplamak mümkündür; Tasrada çikan Celalî Isyanlari, Eyalet isyanlari ve Istanbul merkezli kapikulu isyanlari. Celalî isyanlarinin en önemli sebepleri, yukarida da belirttigimiz gibi, devletin uzayan savaslara bagli olarak azalan gelirlerini karsilayabilmek için vergileri artirmasi, timar sistemindeki bozulmalar ve köylünün artan vergilere karsi huzursuzluklari idi. Halkin devlete olan güveninin sarsilmasi, isyancilarin gücünü daha da artiriyordu. Kalenderoglu, Karayazici, Deli Hasan gibi Celâlîlerin isyanlarina, medrese ögrencisi suhteler ve basibos leventlerin isyanlari da eklenince, devlet isyanlari bastirmada oldukça zorlandi. Bu isyanlar yüzünden özellikle Anadolu'da dirlik ve düzenlik kalmadigi gibi, iktisadî durum da oldukça bozulmustur. Yine bu otorite boslugu nedeniyle Erzurum ve Sivas gibi yerlerin valileri ile Yemen, Bagdat, Eflâk, Bogdan gibi bagli eyaletlerin yerli yöneticileri de isyan etmislerdi.

Istanbul'daki yeniçerilerin ulûfelerini zamaninda alamamalarini bahane ederek çikardiklari isyanlar dogrudan sarayi hedef almistir. Fesat yuvasi hâline gelen Yeniçeri Ocagi'ni düzenlemek isteyen II. Osman (1618-1622) yeniçerilerin hismina ugramis, isyancilar sarayi basmistir. Yeniçeriler, Genç Osman'i tahttan indirerek yerine, III. Mehmet'in kardesi I.Mustafa'yi getirmisler ve bununla da kalmayarak, Genç Osman'i Yedikule Zindanlarinda katletmislerdir. Bu olay yeniçerilerin bir padisahi tahttan düsürüp, katletmelerinin ilk örnegi olmasi açisindan dikkat çekicidir.

Yeniçerilerin basa geçirdigi I.Mustafa'nin bir yil sonra ölmesiyle, Osmanli tahtina IV. Murat geçer (1623-1640), genç padisah, hâkimiyetinin ilk on yilinda devlet idaresindeki inisiyatifi valide Kösem Sultan'a birakmis ve güçlenene kadar fesat çikaranlara karsi tedbirli davranmistir. Ancak saraydaki huzursuzluk ve Anadolu'da yeniden patlak veren isyanlarin tehlikeli boyutlara ulasmasi üzerine 1632'de duruma müdahale eden IV. Murat, kisa zamanda otoriteyi tesis etmistir. Sert tedbirlerle nifak çikaranlari, seyhülislâm ve kardesleri de dahil, öldürtmekten çekinmemis, bosalan devlet hazinesini yeniden çeki düzene koymustur. Toparlanan Osmanli Devleti, Bagdat'i ele geçiren Iran'a savas açti. IV. Murat, ünlü seferiyle Bagdat'i geri aldi (1638). Iran ile yapilan Kasr-i Sirin Antlasmasiyla (1639), bugünkü sinirlara yakin olan Türk-Iran siniri yeniden çizildi.

1640'ta, IV. Murat'in ölmesi üzerine yerine kardesi I. Ibrahim geçti(1640-1648).

Fakat onun sekiz yillik saltanatinda devlet her açidan kötülemeye baslamisti. Sonunda 1648 yilinda o da öldürüldü ve çocuk yastaki IV. Mehmet Osmanli tahtina çikarildi (1648-1687). Harem ve Yeniçeri Ocagi devlet islerine istedikleri gibi müdahale eder olmuslardi. Bu kötü gidis 1656'da Köprülü Mehmed Pasa'nin sadrazamlik vazifesine getirilmesine kadar devam etti.Köprülü Mehmet Pasa ve onun ailesinden olan diger sadrazamlar XVIII. yüzyil baslarina kadar Osmanli Devleti'nin idaresinde belirleyici bir rol oynamislardir. Köprülüler Devri olarak bilinen bu dönemde geçici de olsa bir istikrar saglanmis ve Osmanlilar son fetihlerini bu devirde gerçeklestirebilmislerdir. Köprülü Mehmet Pasa, içerde sükûneti sagladigi gibi, Venediklilerin eline geçmis olan Bozcaada ve Limni'yi geri alip, Çanakkale Bogazi'ni ablukadan kurtardi. Köprülü Mehmet Pasa öldügünde, padisah yine genis yetkilerle oglu Köprülü Fazil Ahmet Pasa'yi sadarete getirdi(1661). Erdel islerine karisan Avusturya'ya karsi baslatilan savasta Fazil Ahmet Pasa, Uyvar'i fethetti. Avusturya yapilan anlasmayla, Erdel ile Uyvar ve Neograt kalelerinin Osmanli hâkimiyetinde oldugunu kabul etti. Uzun süredir kusatilan, Venedik'in elindeki Girit, Kandiye Kalesi'nin düsmesiyle Osmanli hâkimiyetine girdi(1669). Lehistan'a yapilan sefer sonucunda Podolya da Osmanli topraklarina katildi (1676).

Büyük basarilara imza atan Fazil Ahmet Pasa'nin genç yasta ölmesi üzerine, IV. Mehmet, Köprülü'nün damadi Kara Mustafa Pasa'yi sadrazamliga getirdi(1676).

Kara Mustafa Pasa, Çehrin'i ele geçirdi (1678). Bu zaferden sonra, Ruslar, Dinyeper nehrinin saginda kalan topraklari Osmanlilara birakmak zorunda kaldiklari ilk anlasmayi Türklerle yapmistir (1681). Zaferlerin devami getirerek Osmanli'yi yeniden Avrupa'daki en genis sinirlara ulastirmak isteyen Kara Mustafa Pasa, Orta Macaristan'da, Katolik Avusturya'ya karsi isyan eden Protestan Macarlari himayesine aldi. Imre Tököli Osmanlilar tarafindan Orta Macaristan krali olarak tanindi. Mustafa Pasa, büyük bir orduyla Viyana'ya sefer düzenledi. Kanuni'nin ele geçiremedigi Avusturya'nin merkezi Viyana'ya karsi baslatilan bu ikinci sefer boyunca Osmanlilar hiçbir direnmeyle karsilasmadilar. 1683'te kusatma basladiginda, Avusturya imparatoru çoktan sehri terketmisti. Ancak kusatmanin uzun sürmesi, Lehistan ve Alman askerlerinin, sehrin imdadina yetismesiyle neticelendi. Iki ates arasinda sikisan Kara Mustafa Pasa, büyük bir bozguna ugradi. (12 Eylül 1683). Osmanlilar Belgrat'a kadar geri çekilmek zorunda kaldi. Viyana bozgunu, sadrazamin Belgrat'ta hayatina mal olmustu. Osmanli devletine karsi Avusturya, Lehistan, Malta, Venedik ve son olarak Ruslarin katildigi(1696) büyük bir ittifak olusturuldu. Osmanlilar dört cephede bu ittifaka karsi mücadele verdigi sirada, içte de huzursuzluk artmaktaydi. IV. Mehmet tahttan indirilmesiyle yerine II. Süleyman (1687-1691) , II.Ahmet (1691-1695) devirlerinde huzursuzluk devam etti. Bu dönemde yine bir Köprülüzade olan Fazil Mustafa Pasa, ordu ve maliyeyi düzene koymaya yönelik basarili icraatlerde bulunmus ise de ayni aileden Hüseyin ve Nu'man Pasalar, sadaret makaminda basari saglayamamislardi.

II. Mustafa (1695-1703), Viyana bozgunu ve ardindan gelen toprak kayiplarini önlemek amaciyla üç kez Avusturya'ya sefer düzenledi, ilk iki seferde kismen basari saglandiysa da son seferde Osmanli ordusu Zenta denilen yerde bozguna ugradi. Bunun üzerine Ingiltere'nin araya girmesiyle Osmanlilar, ittifak güçleriyle Karlofça Antlasmasi'ni imzalamak zorunda kaldi (26 Ocak 1699). 25 yil için geçerli olacak bu anlasma sonunda, Avusturya'ya Macaristan'in büyük bir bölümü ve Erdel, Venediklilere Dalmaçya kiyilari ve Mora, Lehistan'a ise Podolya ve Ukrayna birakiliyordu. Rusya ile yapilan üç yillik ayri bir anlasma ile de Azak Kalesi Ruslara terk ediliyor ve onlarin Istanbul'da daimî bir elçi bulundurmalari kabul ediliyordu. Karlofça Antlasmasi, Osmanlilarin toprak kaybiyla neticelenen simdiye kadar imzaladiklari en agir anlasma idi.

I.Edirne Vakasi adi verilen bir ayaklanma ile Osmanli tahtina III. Ahmet geçirildi (1703-1730). Rusya bu dönemde hem Dogu Avrupa hem de Karadeniz istikametinde topraklarini genisletme gayesini gütmekteydi. Poltova yenilgisinden sonra Osmanlilara siginan Isveç Krali XII. Sarl, iki ülke arasinda yeniden bir savasin baslamasi için bir vesile oldu. Bu savas ile Osmanlilar, Karlofça'da kaybettikleri topraklari tekrar kazanma firsatini bulacakti. Nitekim Prut'ta sikistirilan Ruslar (1711), anlasma yaparak, Azak'i terk etmek zorunda kaldilar. Karadag'da isyan çikartan Venedik'e karsi açilan savaslarda ise isgal altindaki Mora kurtarildi. (1715). Bu basarilar üzerine, siranin kendisine geldigini düsünerek harekete geçen Avusturya, Osmanlilari yenilgiye ugrattilar.

Temesvar ve Belgrat düstü. Osmanlilar Pasarofça Antlasmasini imzalayarak (1718), Temesvar ve Belgrad ile birlikte Küçük Eflâk ve Kuzey Sirbistan'i Avusturya'ya birakti. Dalmaçya kiyilarindaki bazi kalelerin Venedik'e terki mukabilinde Mora muhafaza edildi. Osmanlilardin Balkanlar ve Orta Avrupa seferleri için staratejik bir mevkiide olan Belgrat'in düsmesi, agir sonuçlar dogurmustur. Avusturya, Belgrat'tan Balkan içlerine sarkmakta daha basarili olacaktir.

Kaynak: Osmanli tarihi

Bugun Toplam Ziyaretçi Sayısı 3 ziyaretçi (9 klik) Sitemizi Ziyaret Etti Ehlen Ve Sehlen
» Kısa Yollar

------
» Veda Hutbesi

Veda Hutbesi

Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyor um, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.

İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki

hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.

MÜ'MİNLER!

Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.

İNSANLAR!

Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

Şahid ol yâ Rab!

» Ana Menü
» Ana Sayfa
Forum
Haberler
Dini Programlar
Dini HikayeLer
Sahabe Hayatları
Sohbet
Dini Ve GeneL Resimler
Dini FiLimLer
İlahiler
Link Listesi
Ziyaretçi Defteri
» DosT SiteLer
Gececi40
Html Banker
Mert Köseoğlu Blog
HellBas
Dkner.Tr.Gg
Destekliyoruz
Hagika
Mat- Özel Ders
EkleneCek
EkleneCek
EkleneCek
» CopyrightAna SayFaya Git
;
EmruLLaH Candan | aLi Candan | Ehlibeytiz.Tr.Gg

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol